57 Yıl Kitabı Önsözü
Ahmet Özgür Türen (57 YIL KİTABININ ÖNSÖZÜNDEN)
Lisede tarih dersinde uyuyanlar bugün gizli gizlenen gizlenmiş çok gizli(!) tarihimizi yazıyor.
Dedelerinin mezar taşını okuyamadıkları için kahrolanlar, bugün bedava açılan Osmanlıca kurslarına gitmiyor. Zaten giden de Atatürk’e şükrediyor.
Cumhuriyet’i kötüleyip şeriat isteyenler, bugün dünyada nerede gerçek İslam’ın yaşandığı konusunda kararsız.
Atatürk’e her türlü hakareti edip yine de Atatürk’ü Koruma Kanunu’ndan yakınanlar, bu kanunu Adnan Menderes’in ateşli bir konuşma ile kabul ettirdiğinden habersiz.
Sansür nedeni ile gerçekleri söyleyemiyoruz, konuşamıyoruz, yazamıyoruz diyenler, bu ülkede çok kısa dönemler hariç 1950 yılından beri sağ partilerin iktidar olduğunu unutuyor.
İnkılapların halkta karşılığı yok diyenler, 15 senede (1923-1938) yapılanların 78 yıldır neden değiştirilemediğine anlam veremiyor.
Padişahlık sistemi devam etseydi hiç bir zaman cumhurbaşkanı olamayacak olanlar, bugün iki ayyaşın getirdiği Cumhuriyet sayesinde cumhurun başkanı oluyorlar.
Devrimler halka zorla kabul ettirildi diyenler, 2016 Türkiye’sinde “Bana yüzde elli yeter.” demekte.
Ülkeden masonları kovan Atatürk’e mason diyenler, Amerika’daki Yahudi lobilerinden randevu alma yarışında.
Din ve devlet işleri ayrılmasın diyenler, Osmanlı’daki dini anlamda en yetkili kişi olan Şeyhülislam’ın Milli Mücadele’yi isyan kabul ettiğini ve bu uğurda savaşanlar hakkında idam fetvası verdiğini bilmiyorlar.
Atatürk’e “katil” diyenler, Türkiye’de okuma yazma oranının neden en fazla Tunceli’de olduğunu ve Tunceli halkının neden CHP’ye sempati duyduğunu sosyolojik olarak açıklayamıyor.
Kimsenin zaten böyle bir iddiası olmamasına rağmen ”Kurtuluş Savaşı’nı sadece Atatürk mü kazandı canım?” diyenler, İstanbul’u Fatih Sultan Mehmet’in tek başına fethettiğini zannediyor.
Atatürk halkı yoldan çıkardı diyenler, zinanın 1926 tarihli Eski Türk Ceza Kanunu’na göre suç olduğunu, 2004 yılında kabul edilen Yeni Türk Ceza Kanunu’na göre suç olmadığını dile getirmiyor.
Atatürk içki içerdi, Osmanlı’da herkes evliyaydı diyenler, içkiyi yasaklayan Dördüncü Murat’ın içkiden öldüğünü bilmiyor ya da Bomonti’nin Osmanlı zamanında kurulan bir bira fabrikası olduğunu okumuyor.
İnönü, ekmeği karne ile dağıttı diyenler, 21. yüzyılda Türkiye’nin başkenti Ankara’da doğalgazı karne ile dağıtıyor.
Tek parti iktidarında yapılan inkılaplarla toplum özünden koptu diyenler, 1915 yılında sadece Osmanlı’nın başkenti İstanbul’da 359 genelev olduğunu araştırmıyor.
Chp’ye İttihat ve Terakki zihniyeti diyenler, çok sevdikleri Said-i Nursi’nin de İttihat ve Terakki üyesi olduğunu hatırlamıyor.
Ülkeyi karıştırmak isteyenler için kurulan İstiklal Mahkemeleri’ne laf edenler, İstiklal Marşı’nda ayağa kalkmayanlara bir şey diyemiyor.
Köpek yavrusunun bile adı varken, ”Bu millet arkamızda” veya ”Bu millet kararını verdi” diyenler, bir türlü bu milletin adını söyleyemiyor.
İnönü, İkinci Dünya Savaşı’nda halkı aç bıraktı diyenler, ısınmak için halkı tezeğe layık görüyor.
Atatürk diktatördü diyenler güvenlik gerekçesiyle 3000 polis ile gezerken, Atatürk’ün sırf halkla iç içe olmak için yurt içi gezilerini trenle yaptığını ve her istasyonda halkın arasına karıştığını unutuyor.
Atatürk adından rahatsız olan ve sadece Mustafa Kemal diyerek köylü kurnazlığı yapanlar, Atatürk adının ”Türkün Atası” değil, ”Atası Türk” anlamına geldiğini bilmiyorlar.
Neyi biliyorlar peki?
Onlar için zulmün 1938’te bittiğini çok iyi biliyorlar. Mesela Atatürk’ün getirdiği Cumhuriyet sayesinde milletvekili olduklarında, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacaklarına namusu ve şerefi üzerine yemin etmeyi de çok iyi biliyorlar.
Çok klişe olsa da demeliyim: O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık.
Bu yazıya bayıldım. Yazarı kalemine sağlık.