Mutluluk Bir Denge İşidir
Mutluluk Bir Denge İşidir. Bu dengenin kurulması gereken yer evdir. Sıyrılıp her şeyden akşam girdiyseniz kapıdan, sığındığınız mı eve bir kere, orada siz ne dilerseniz o olur artık.
Sessizlik, aslında ürkütücüdür, değil mi? Yine de çok ihtiyaç duyarız sessizliğe ya da biraz kafamızı dinlemeye. Yorgunuz hepimiz. Keşke kar yağsa şimdi. Ne güzeldir karlı gecelerin sessizliği. Ne güzeldir şehir, karlar altındayken. Keşke sokakta soğukta kimse kalmasa da birkaç gün kar yağsa. Sadece o sessizliği dinlesek, biraz da çocuklarm o mutlu haykırışlarım, sokak lambalarmda seyretsek yağışın. Biraz sessizlik ne iyi olurdu. Kim istemez ki sobanın yanına kıvrılmış bir kedinin huzurunu, rahatını. Keşke karanlıkta kalkmasak, keşke bu kentler bu kadar korkutucu olmasa, biraz rüzgârın sesini duyabilsek, yapraksız da, olsa, dalların sesini. Bu sene de piyangodan bu çıksa hepimize, en büyük ikramiye. Hayalini kurmaya artık ürktüğümüz basit bir hayat çıksa şansımıza. Birileri dese ki, bundan sonra böyle, basit ve temiz yaşamak gerek. Herkes coşkuyla alkışlasa, birbirinden özür dilese herkes, herkes başlasa birlikte yeni bir hayat tanımlamaya. Ortaçağ gibi bitse, geride kalsa, doğa kurtulsa, bu sene böyle başlasa. Kar yağsa, ama kimse üşümese, aç, açık kalmasa. Herkes birbirine hiç bu kadar beyaz kar görmedim ben, dese. Birkaç satır da olsa, yazmak bile rahatlatıyor içimi, hayal olduğunu bile bile. Güzel bir kış çorbası tarif eder gibi anlatmak bile ne zevk.
Biraz şehir dışına çıkınca, gece öyle bir karanhk oluyor ki, neredeyse evrendeki tüm yıldızları görebileceğini düşünüyor insan. Üstelik hiç de kendini önemsiz hissetmeden, koskoca evrende ben bir biçim, demeden seyrediyor insan gökyüzünü. O sonsuzluğun biricik bir parçası olmaktan zevk alarak bakıyor insan ve işte, diyorsun kendi kendine, işte, sonsuzluk bu, onu görebiliyorum. Şehirde gal neden görünmüyor biliyor musunuz? Kurduğumuz sanayi galaksilerinin pırıltısından değil sadece, onu görmememiz gerekiyor çünkü. Çünkü eğer görürsek parçası olduğumuz evren, o zaman çok saçma gelecek burada yanı başımızda konuşulan her şey, konuştuğumuz her şey. Her şey değerini yitirecek görsek gökyüzünü. Biraz kafamızı dinleyecek kadar sessizlik olsa, o zaman düşünmeye fırsatınız olacak belki de. Kala kala bize, bir tek dört duvarımız kalıyor, ayakta durabildiğimiz bir tabanımız, barındığımız bir de tavanımız. Eğer bir kere gördüyseniz evren, tüm yıldızları, o zaman evde de görebilirsiniz onları. Bir kere duyduysanız sessizliğin karlı bir gecenin, o zaman evde de bulursunuz onu. Sıyrılıp her şeyden, akşam girdiyseniz kapıdan, sığındığımız eve bir kere, orada siz ne dilerseniz o olur artık. Evinizin içine kimse karışamaz. Hiç bu gözle baktmız mı bilmiyorum, ama ev böyle bir şey aslında. Evde konuşan her şeyin sebebi sizsiniz. Kim ne kadar karışsın isterseniz, o kadar karışabilir evime. Televizyonu kapatabilirsiniz, hatta hiç televizyonunuz bile olmayabilir. En azından deneyebilirsiniz belki. Bir düşünün, onun yerine neler koyabilirsiniz, fiziki olarak kapladığı yerden söz ediyorum. Gürültüsünden boşalan yere neler koyarsınız?