20.04.2024 - Bilgi Vitrini & Sanal Ansiklopedi
Bilgi Vitrini

Haçlı Seferleri Tarihi

Haçlı Seferleri Tarihi

İçindekiler

Hıristiyanların hac yeri olan mukaddes t oprak diye adlandırılan Kudüs Şehri ile civarına 11 .inci yüzyılda büyük bir Müslüman Türk İmparatorluğu Kuran Selçukluların Ön Asya’ya zaptetmeleri  sonucunnda burasının Hristiyan hacılara kapanmış addedilmesi Hıristiyanlı aleminde sasen mevcut olan İslam düşmanlığının daha da artmasına sebep olmuştur.Ön  Asya ile teması olan Avrupalı gemici, tüccar ve işadamlarının buralarda gördükleri zenginlik, refah ve medeniyeti, topraklarının verimliliğini kendi ülkelerindekilere kıyasla çok övmeleri ve o tarihlerde yoksul  perişan  ve kötü bir hayat süren Avrupa halkı arasında efsane şeklinde ağızdan ağza dolaşıp din düşmanlığına bir de hırs ve tamah eklenmiştir.

Bu sırada papa bulunan Ürben(Urban) hal ve şartları Hristiyan halkının Müslümanların aleyhine kışkırtmaya müsait bulup ne zamandır tasavvur ettiği din savaşını ilana karar vererek halkı, Piyer Lermit ismindeki bir papazın çığırtkanlığı ile Müslümanlarla savaşmak mukadded topraklardan geri atmak için kurulacak Ordu’ya katılmalarını davet etmişti. Bu şekilde başlayacak olan Haçlı Seferleri 1096 dan 1270 yılına kadar sekiz sefer devam etmişsede,her yerde İslamiyeti kabul ettikleri tarihten itibaren bu dinin koruyucusu ve Alemdar olan Türklerin kahramanlıkları karşısında çokda  başarı elde edemişlerdir.

Öncüler Birinci Haçlı Seferi

Papa Ürben’in davetine ilk koşanlar Fransızlar, İtalyanlar ve Almanlar dı  Diğer Avrupa ülkelerinden de katılanlarla acele kullan karmakarışık ilk oru Papaz Piyer Lermit ile Şövalye Goethe’nin kumandasında önce olarak kolay bir zafer ümidiile  yola çıkarıldı. Balkanlar üzerinden Bizans (İstanbul)a  ve oradan Anadolu’ya geçen bu ordu İznik civarında kendilerine karşı cephe tutan Selçuklular tarafından mağlup edildi ve çarpışmadan Piyer Lermit kaçarak canını zor kurtardı.

Öncü kuvvetlerin imhası  Hıristiyanların hırsını büsbütün kamçıladı. Asıl büyük orduyu teşkil eden 600 bin kişilik bir kuvvet  Fransız şövalyelerinden Godfruva dö Buyyon  kumandasında İstanbul’a gelmiş bulunuyordu. Bizanslılar, Haçlı kuvvetlerinin başlarına bela olmasından korkarak bunları kendi gemileri ile karşı yakaya geçirdiler ve Türklerden temizlenen şehirleri kendilerine verdikleri takdirde kaşları erzak temin edecekleri vaadinde bulundular. Godfruva dö Buyyon  ordusu öncülerinin kılıçtan geçirildi İznik kadar ilerledi kısa bir muhasardan sonra şehri zaptetti. Selçuklu sultanı Birinci Kılıçarslan bu büyük düşman kuvveti karşısında oyalama ve artçı vurgunlarla  vede sık sık baskınlar yaparak hasmını hırpalama tabiyesi ile köyleri yakarak, köprü ve yolları tahrip ederek geri çekilmeye muvafık bulduğundan Haçlılar büyük kayıplar vererek güçlükle ilerliyorlardı.

Toroslarıda aşan Haçlı orudu bu hareketinin sonunda Kudüs’ü de almaya muvaffak oldu. Burada Türk Müslüman sivil halktan 70 bin kişinin işkenceyle katledilmesi, kadın ve çocuklara yapılan zulümler hıristiyanlığı yüz karası olarak tarihe mal olmuştur.

Kudüs’ün zaptı ile neticelelen ilk sefer gayesini ulaşmış düşünülebilir. Suriye ve  Filistin şehirlerinide zapteden Haçlılar buralarda bir takım derebeylikler kurdular. Ordu kumandanı Godfruva dö Buyyon  tesis ettiği Latin Krallğıının başına geçerek kral sıfatı ile Kudüe’e yerleşti (1096 1099)

İkinci Haçlı Seferi

Bu sefer Selçuklu Türkleri’nin birinci haçlı ordusu ile yaptıkları savaşlar sonunda kaybettikleri şehirleri geri almak için harekete geçmeleri üzerine olmuştur.

Musul  Atabeyi İmadeddin, ordusuyla taarruza geçerek 1144 senesinde Urfa’yı haçlılardan kurtarmaya muvaffak olmuştur

Bu haber Avrupa’lıları telaşlandırdı. Mukaddes toprağı yeniden  başlayan Türk tehlikesinden korunmak ve onları tamam ezmek üzere Fransa kralı yedinci Lui ile Alman İmparatoru üçüncü Konrad ordularıyla ayrı ayrı olarak yola çıktılar. Anadolu’ya Fransızlardan daha evvel varan Konrad mağlup oldu.

Yedinci Lui Antalya önlerine kadar ilerleyebildi ise de bir netice alamadı, oradan deniz yolu ile Suriye’ye geçti ve Şam Şehrini muhasara etti,fakat şehrin iyi savunulması sonucu şehri alamayarak Fransa’ya döndü.

Üçüncü sefer

Kudüs Latin Krallığının Mısır’a karşı harekete geçmesi üzerine Musul Atabeyi Nurettin Zengi yeğeni Selahattin Eyyubi ile kumandanlarından Şirguh’u bir yardım ordusunun başında Fatimi Devleti’nin yanına göndermişti.

Şirguh’un vefatı üzerine  düzenli ordunun başına geçen Selahattin Eyyubi Fatımi devletine de ortadan kaldırarak Eyyubi devletini kurmuştur (1174). Selahaddin Eyyubi Mısır’a hakim ve sahip olduktan sonra ordusunu daha da kuvvetlendirerek derhal Kudüs Latin Krallığı ile harbe başladı Taberiye Gölü civarında iki taraf arasında cereyan eden büyük savaş sonunda Latin Krallığı ordusunu perişan eden Selahaddin Eyyubi Kudüs’ü de muhasara altına aldı şehri 3 ay gibi kısa bir zamanda haçlılardan kurtardı (1187)

Selahattin Eyyubi’nin bu muvaffakiyet ve zafer haberleri Avrupa ya duyulunca Türkler ve Müslümanlara aleyhine büyük bir galeyan ve ayaklanmaya sebep oldu. Neticede üçüncü Haçlı Seferi’nin hazırlıklarına başladılar.

Bu sefere Alman İmparatoru kızılsakallı Frederik Fransız, Kralı Philip Ogust ve İngiltere Kralı Aslan Yürekli Rişar kumadanlarından büyük bir ordu katılacaktı .

Mukaddes toprağı Müslümanlardan kurtarmak şerefine diğer krallardan evvel kazanmak hayal ve horsı ile ilk harekete geçen Alman İmparatoru oldu.Karayoluyla Ordusu’nun başında Anadolu’ya geçen İmparator Frederik Silifke suyu Göksu’yu geçerken düşüp boğuldu, başsız kalan ordusu dağıldı.

İngiltere ve Fransa Kralları deniz yoluyla Kıbrıs’a Ooadan da Akka önlerine geldiler maksatları Selahaddin Eyyubi ve devletini ortadan kaldırmaktı Akka Kalesi’nin muhasara ettilerse de bir netice alamadılar, krallar arasında Sefer’in güdümü ve kumanda mevzuunda esasen anlaşmazlık vardı bu yüzden Fransa Kralı geriye döndü.

Yalnız kalan Aslan Yürekli Rişar birçok neticesiz ve ordusunu yıpratan savaşları yaptı. Kudüs’ü geri almak şöyle dursun hiçbir muvaffakiyet elde edemedi. Neticede Selahattin Eyyubi ile yaptığı konuşmalar sonunda 3 senelik bir süre ile Kudüs’ü Hristiyanların ziyaret edebilmeleri müsaadesini aldı ve memleketine döndü.

Diğer seferler

Dördüncü Haçlı Seferi: Haçlıların seferi yine Kudüs’ü kurtarmak gayesiyle tertiplendi ise sefere iştirak edenler İstanbul’a geldiklerinde Bizans’ın iç karışıklıkların istifade ederek şehri yağma ettikten sonra buraya yerleştiler ve Latin İmparatorluğu kurarak Anadolu’ya geçmediler(1204)

Beşinci Sefer: Selahattin Eyyubi’nin Şam’da vefat haberi üzerine (1193) durumdan faydalanırım ümidiyle Macar Kralı Andreda tarafından tertip edildi ise de sonuçsuz kalmıştır.

Altıncı  Seferi: Alman İmparatoru ikinci Frederik yapmıştır. Selahattin Eyyubi’nin vefâtından zaafa uğrayan Eyyubilerle anlaşarak  olan Kudüs’ü zaptetmeye muvaffak oldu isede Kudüs bir müddet sonra yine Türkler tarafından kurtarıldı.

Yedinci ve Sekizinci Haçlı Seferleri: Fransa Kralı Sen Lui o yaptı. 1248 de Mısır’a saldıran Sen Lui Mensure Savaşlarında yenilerek ordusu ile beraber esir düştü muazzam bir bedel ödeyerek  ülkesine döndü .Bu mağlubiyetin  intikamını almak isteyen Sen Lui, bir müddet sonra fakat bu sefer daha kolay bir zafer maksadıyla Tunus’a hücum etti (1270). Neticesiz birtakım harpler yaptı orada da muvaffakiyetsizliğe uğradı tutulduğu veba hastalığı sebebi ile mağlup bir şekilde ülkesine geri döndü.

Mutaassıp Hristiyanların din perdesi altında Müslüman Türklerin imhasını dedef tutan savaşları Sen Lui ‘nin ölüm ile neticelenen sekizinci seferle tamamlanmış ve resmen kapanmış oldu. ilerde Osmanlı Türklerinin Rumelindeki zaferleri ve ilerlemeleri Hristiyanlar için büyük bir tehlike görüldüğünden  yeni Haçlı Seferlerinin tertipleneceği görülecektir

Haçlı Seferlerinin Sonuçları

Doğu kültür ve medeniyetine nazaran o devirde çok geri olan ve kilisenin nüfuzu altında bulunan Avrupalıların Din uğruna diye yaptıkları savaşlarda her iki taraftan da milyonlarca insan ölmüş bundan batının insan kaybı daha fazla olmuştur.

Ön Asya’da Selçuklu Türklerinin bulunması ve bu mıntıkaya  kültür ve dini müesseseleriyle yerleşmiş olmaları Garp dan gelen mutaassıp ve yağmacı  insan sürülerinin Müslümanlığı ve müdafi Türkleri imhaya matuf emellerine  ulaştıramamıştır.

Türklerin Müslümanlığı kabul edişi d ve küçük Anadolu’da sağlam bir surette yerleşmiş bulunmaları ve bu toprakları kendilerine yurt-vatan ittihaz etmiş olmaları canları pahasına önünde durulmaz güç  Hıristiyan seline kahramanlıklarıyla set çekmiş ,bu seferler karşısında aslında topyekün Müslümanlığın kurtuluşunu sağlamış tarihi birer zaferdir.

Avrupalılar ise bu seferlerde Şark kültürünü, medeniyet eserlerini, insanlarını ve Türklerin alicenap kahramanlıklarıyla tanışmışlar dır.Bu  seferler Garp ile  Şark arasında yeni ufuklar açılmasına, siyasi  ve ticari münasebetlerin kurulmasına sebep olmuştur.

Avrupa’da papanın ve kilisenin, krallar, beyler halk ve üzerindeki nüfuzları kırılmış ,derebeylikler zayıflamış , krallıklar kuvvetlenmeye başlamıştır

Neticede Türk İslam medeniyeti Garbın gözünü açmış ve Avrupalıların bu seferler sayesinde görüp tanımaya başladıkları bu medeniyet eserlerinden büyük ölçüde istifade yolunda çalışmaya koyulmuşlardır.

Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ