İvme Etkisi Nedir?
İvme Etkisi Hakkında Bilgi
İvme Etkisi Nedir? Hareket halindeki bir insanın vücudunda, hızda oluşan ani artış sonucu görülen fizyolojik değişiklikler. Ani hızlanmalar ve hızdaki ani dalgalanmalar, aşamalı değişikliklerden daha fazla hissedilir. Yüksek hızda giden pilotlar, hızlanmanın etkisi altında çok daha fazla kalır.
İvme kuvveti, yer çekimi ivmesi birimine (g) göre ölçülür. Örneğin, 3 g’lik bir kuvvet yere düşmekte olan bir cismin ivmesinin üç katına eşittir. Vücudun durumuna ve hızlanmanın yönüne göre üç tür ivme etkisi vardır. Pozitif ivme etkisi. İvmenin yönü baştan ayağa olmak üzere vücudun uzun ekseni doğrultusundadır. İvme, pilot üzerindeki kuvveti 1 g’den 2 g’ye çıkarırken, basınç artışıyla birlikte kalçalar, eller ve ayaklarda ağırlaşma duygusuna neden olur. Kuvvetin 3 ya da 4 g’ye çıkması bu duyguyu artırır; baş ve gövdenin destek olmadan dik tutulması ile kol ve bacak hareketleri güçleşir. Vücut boşluklarındaki iç organlar aşağı doğru çekilir, kan basıncı düşer. Görme bozuklukları, kimi zaman da körlük görülebilir. Bacaklarda şişme ve kas kasılmaları oluşabilir; soluk alıp verme zorlaşır. Hızlanma düzensizse ya da pilot yeterince deneyimli değilse zihinde bulanıklık (konfüzyon) ve yönelim (oryantasyon) bozukluğu ortaya çıkabilir. Uygulanan kuvvet 3-5 g arasında ise bilinç yitimi görülebilir. Hızlanma baştan ayaklara doğru olduğunda kan vücudun alt bölümlerinde toplanır; beynin yeterince oksijen alamaması bilinç yitimine neden olur. Kol ve bacaklarda basınç artışı derideki küçük kan damarlarının yırtılmasına yol açabilir. Hızlanma aşamalı olursa, dolaşım sistemi bu değişikliğe daha kolay uyum sağlayabilir ve kan başmandaki düşme az olur. Bu uyum mekanizmasının tam olarak çalışmaya başlaması yaklaşık beş saniye sürer. Bu tür hızlanmada birkaç dakika süren zihin bulanıklığı dışında komplikasyon görülmez. Genellikle ağrı olmasa da, biraz rahatsızlık duyulabilir. Birkaç kez ivme etkisine maruz kalma, çok ender olarak kalıcı bozukluklara yol açar.
Negatif ivme etkisi: İvmenin yönü ayaklardan başa doğrudur. Bu durum karın ve göğüs boşluklarındaki organların yerinden oynamasına, yüzdeki kan dolaşımının artmasıyla birlikte şişkinlik duygusuna neden olur. İvme arttıkça bu duygu da artar, başta zonklama ve ağrı olur. Kuvvet 3-4,5 g arasındayken gözler yuvalarından dışarı fırlıyormuş gibi hissedilir; küçük kan damarlarının şişmesi göz kapaklarının altında batmalara neden olur. Geçici görme yitimi olabilir ya da birey, çevredeki her şeyi kırmızı görür. Bu durumda zihin bulanıklığı giderek artarak bilinç yitimiyle sonuçlanabilir. Yükselen kafa içi kan basıncını düşürmek için kanın vücudun öbür bölgelerine akış hızı artırılmalıdır. Yaklaşık 5 g’lik kuvvet kalbin kısa bir süre durmasına neden olabilir. Karın içi organların ve diyaframın akciğerleri sıkıştırması sonucunda solunum da güçleşir. Yüzde deri altında kanamalar görülebilir; baş bölgesindeki atardamar ve toplardamarlar yırtılabilir. Vücudun negatif ivme etkisine dayanma süresi 5 g’de birkaç saniye, 4,5 g’de 15 saniye, 3 g’de 30 saniyedir. Ayaklardan başa doğru olan hızlanmaya alışkın pilotlar ve akrobatlar bu etkilere yeni ve deneyimsiz pilotlardan çok daha iyi dayanır.
Enine ivme etkisi: Hızlanmanın yönü vücudun uzun eksenine diktir. Enine ivmenin etkileri, pozitif ve negatif hızlanmalarda ortaya çıkan eşdeğer ivmelerde görülen etki kadar fazla değildir. Bu nedenle insanlı uzay uçuşlarında yörünge hızına ulaşmak ve geriye dönüş yavaşlamaları için gereken yüksek hız değişimlerinde en uygun yerleşme, pilotun sırtüstü ve uçuş yönüne dik olarak yatmasıdır. Vücudun enine eksenine yönelen ve 6 g’yi bulan ivme, basınç artışının yalnız ağırlığı taşıyan yanda duyulmasına neden olur. Kuvvet 8 g’ye çıktığında karın ve göğüs boşluklarındaki sıkışma nedeniyle soluk alıp verme güçleşebilir. Enine etkide, 12 g’ye kadar olan ivme, şiddetli rahatsızlık ya da görme bozukluğuna neden olmayabilir. Kalp atım hızı ve kan basıncı biraz artarsa da, kanın oksijenlenme düzeyi basınçla birlikte azalabilir.
Gelecekte yapılacak uzay uçuşlarında bir iki dakikalık sürelerde 15-20 g’lik ivmeye ulaşılacağı ve bu yüzden bazı ek koruyucu önlemlerin gerekebileceği düşünülmektedir. Saf oksijen solunması yoluyla kanın oksijene doymuşluk düzeyi artırılabilir; dolaşım sisteminin stres altındaki kapasitesini artırmak amacıyla kan basıncını değiştirmeden kalp atım hacmini artıran bazı kalp uyarıcılarından yararlanılabilir.