Antalya Hakkında Genel Bilgiler
İçindekiler
ANTALYA HAKKINDA
Türkiye’nin en önemli turizm merkezi olan Antalya’nın kıyılarının uzunluğu, girinti, çıkıntı dahil 640, düz hat 500 km’dir. Antalya’nın batı kıyılarında dağların denize dik inmesi nedeniyle deniz derindir ve plajlar süreklilik göstermez. Ancak Kemer, Tekirova, Kumluca, Finike, Demre ve Kaş kıyılarında iyi olanaklı tabii plajlar vardır. Ayrıca Beldibi Plajları, Göynük Sahilleri ile Kemer, Tekirova, Olympos ve Kolindonya burnundan Xanthos’a kadar olan sahillerde turizm için gerekli bütün tabii unsurlar bulunmaktadır. Konyaaltı ve Reşat Adası Plajları da Antalya’nın batısında yer alır. İlin doğu kesiminde ise dağların denize paralel uzanması, dağlarla deniz arasında bir ova oluşumunu sağlamış, böylece Antalya’dan başlayıp Side ve Gazipaşa yakınlarına kadar ince kumdan meydana gelen muhteşem plajlar olmuştur. Lara, Karpuzkaldıran, Belek, Kundu plajları Antalya’nın doğusunda yer alan plajlardandır.
Antalya’da Mavi Bayrak ödüllü çok sayıda plaj mevcuttur. (Mavi Bayrak, Avrupa Çevre Eğitim Vakfı’nın (EEE) 1987′den beri yürüttüğü; deniz ve göl sularının temizliğini, kıyıların düzenini, plaj hizmetlerinin niteliğini yükseltmeyi amaçlayan bir kampanyadır.) Ülkemizde 1992′de Akdeniz kıyılarımızda başlatılan kampanya çalışmaları, Avrupa Çevre Eğitim Vakfı üyesi Türkiye Çevre Eğitim Vakfı tarafından yürütülmektedir.
Antalya’daki ince kumlu tabii plajlar ve güzel manzaralı koyların yanı sıra mart-aralık aylarında iklimin ve deniz suyu sıcaklığının uygun olmasıyla devam eden deniz mevsimi bölgenin turizm potansiyelini arttırmaktadır.
TARİHÇE
“Attalos Yurdu” anlamına gelen Antalya, II. Attalos tarafından kurulmuştur. Bergama Krallığı’nın sona ermesiyle (M.Ö. 133) bir süre bağımsız kalan kent, daha sonra korsanların eline geçmiştir. M.Ö. 77’de Komutan Servilius Isauricus tarafından Roma topraklarına katılmıştır. M.Ö. 67’de Pompeius’un donanmasına üs olmuştur. M.S. 130’da Hadrianus’un Attaleia’yı ziyaret etmesi şehrin gelişmesini sağlamıştır. Bizans egemenliği sırasında piskoposluk merkezi olan ismi görülen Attaleia, Türklerin eline geçtikten sonra büyük bir gelişme göstermiştir. Modern şehir, antik yerleşmenin üzerine kurulduğundan, Antalya’da antik çağ kalıntılarına çok az rastlanmaktadır. Görülebilen kalıntıların ilki, eski liman olarak nitelenen liman mendireğinin bir kısmı ve limanı çevreleyen surdur. Surların park dışındaki kısmında restorasyonu yapılan Hadrian Kapısı Antalya’nın en güzel antik eserlerinden biridir.
Antalya şehri ve çevresine antik çağda, “çok verimli” anlamına gelen Pamphylia, Batı kesimine ise Lykia denirdi. Milattan önce VIII. yüzyıldan itibaren buraya Ege denizinin Batı kıyılarından göçenler; Aspendos ve Side gibi şehirleri kurmuşlardır. II. yüzyıl ortalarında hüküm süren Bergama Kralı II. Attalos, Side’yi kuşatmıştı. Antalya’nın yaklaşık 75 km. doğusundaki Side’yi alamayan kral, şimdiki il merkezinin olduğu yere gelerek bir şehir kurdu. Buraya onun adı verilerek Attaleia dendi. Zaman içinde Atalia, Adalya diyenler oldu. Antalya, onun adından gelmektedir.
Yapılan arkeolojik kazılarda Antalya ve bölgesinde, günümüzden 40 bin yıl önce insanların yaşadığı ispat edilmiştir. Milattan önce 2000 yılından bu yana bölge, sırasıyla; Hitit, Pamphylia, Lykia, Kilikya gibi kent devletlerinin ve Pers, Büyük İskender ile onun devamı sayılan Antigonos, Ptolemais, Selevkos, Bergama Krallığı’nın idaresine girmiştir. Daha sonra Roma Devleti, hüküm sürmüştür. Antalya’nın antik çağdaki adı Pamphylia idi ve burada kurulan şehirler bilhassa II. ve III. yüzyılda altın çağını yaşadı. V. yüzyıla doğru da eski ihtişamını kaybetti.
Yöre Doğu Roma ya da Türkiye’de tanınan adıyla Bizanslıların hâkimiyeti altındayken, 1207’de Selçuklular tarafından Türk topraklarına katıldı. Anadolu Beylikleri devrinde ise Teke Aşiretinin bir kolu olan Hamitoğulları’nın egemenliğine girdi. Teke Türkmenleri, Türklerin eski yurdu bugünkü Türkmenistan’da da nüfus olarak en büyük boylardan biridir. XI. yüzyılda bir kısmı buraya gelmiştir. Bugün Antalya’nın kuzeyi ile Isparta ve Burdur’un bir kısmı olan Göller Bölgesinin, bir adı da Teke yöresidir. Osmanlılar zamanında Anadolu eyaletine bağlı Teke sancağının merkezi, şimdiki Antalya il merkeziydi. O yıllarda buraya Teke sancağı denirdi. İlin şimdiki adı ise aslında antik çağdaki adının biraz değişmiş şeklidir ve Cumhuriyet döneminde verilmiştir.
XVII. yüzyılın ikinci yarısında Antalya’ya gelen ünlü Osmanlı seyyahı Evliya Çelebi, kale içinde dört mahalle ve üç bin ev, kale dışında 24 mahallesi olduğunu belirtir. Şehrin çarşısı ise kale dışındaymış. Evliya Çelebi’ye göre limanı, 200 parçalık gemi alacak büyüklüktedir. İdarî bakımdan Konya’ya bağlı Teke Sancağı’nın merkezi olan Antalya, Osmanlı imparatorluğunun son yıllarında bağımsız sancak haline getirildi.
Kaleiçi ; büyük bir bölümü yıkılmış ve yok olmuş at nalı şeklinde içten ve dıştan surlarla çevrilidir. Surlar, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirleri ortak eseridir. Surların 80 burcu vardır. Surların içinde kiremit çatılı 3.000 kadar ev bulunmaktadır. Evlerin karakteristik yapıları Antalya’nın sadece mimari tarihi hakkında fikir vermekle kalmaz, aynı zamanda bölgedeki yaşam tarzını, gelenek ve görenekleri en iyi şekilde yansıtır. 1972 yılında Antalya iç limanı ve Kaleiçi semti, özgün dokusu nedeniyle “Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu” tarafından “SİT bölgesi” olarak koruma altına alınmıştır. Turizm Bakanlığı’na “Antalya- Kaleiçi Kompleksi” restorasyon çalışmasından dolayı, 28 Nisan 1984’de FİJET (Uluslararası Turizm Yazarları Birliği) tarafından Altın Elma Turizm Oskarı ödülü verilmiştir. Günümüzde Kaleiçi otelleri, pansiyonları, restoranları ve barları ile eğlence merkezi haline gelmiştir.
TURİZM
MÜZELER ve ÖREN YERLERİ
Antalya Müzesi
1922 yılında Antalya’da açılan ilk müze Fikri Erten tarafından Aleaddin Camii’nin deposunda açılmıştır. Bu müze 1937 yılında Yivli Minare Külliyesi’ne taşınmıştır. 35 yıl burada faaliyet gösteren müze 1972 yılında Konyaaltı Caddesi üzerinde şu anki bulunduğu yere taşınmıştır. Antalya’nın tarihine ışık tutan bir çok eserin bulunduğu müze 1988 yılında Avrupa Konseyi Özel Ödülü’ne layık görüldü.
Antalya Kent Müzesi
Antalya’nın çağdaş tarihi vekent kültürü’nü araştırmak amacı ile 2007′de kurulmuş’tur. Şu an Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olarak proje hazırlığı aşamasındadır. Her haftasonu Kent-Müze-Tarih söyleşileri düzenlemektedir.
Suna-İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi
1993 yılında Suna ve İnan Kıraç tarafından satın alınan yıkık bir binanın iki yıl içinde onarılıp Türk halk kültürüne ait eserlerin bulunduğu bir etnografya müzesi olarak tasarlanmıştır.
Atatürk Evi Müzesi
Mustafa Kemal Atatürk’ün 6 Mart 1930 tarihinde Antalya’ya geldiğinde bir hafta kaldığı evdir. 1980 yılında düzenlenip Atatürk Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.
Eski Antalya Evleri
ÜYazların çok sıcak ve kışların ılık geçtiği Antalya’da eski evlerin yapımında soğuktan çok, güneşi önlemeye ve serinlik sağlamaya önem verilmiştir. Gölgeli taşlıklar ve avlular hava akımını kolaylaştıran özelliklerdir. Depo ve hol görevi yapan girişi ile üç kat üzerine kurulmuştur.
Yivli Minare
Antalya’nın ilk Türk yapısıdır. Merkezde liman yakınındadır. Üzerindeki yazıta göre Anadolu Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat’ın yönetimi zamanında (1219-1236) inşa edilmiştir. Tuğla ile örülen gövdesi, sekiz yarım silindirden oluşur. Bu minarenin bitişiğinde bir cami varsa da yıkılmış olmalıdır. Çünkü Minarenin yanındaki Cami daha geç devre, 1372 yılına aittir. Bir Türk Beyliği olan Hamitoğulları zamanında, Tavaşi Balaban adlı bir mimar tarafından yapılmıştır.
Ulu Cami
Kesik Minare adıyla da bilinir. Aslında bir Bazilika olarak V. yüzyılda inşa edilmiştir. İlk eserden çok az bölüm ayakta kalmış, Bizans döneminde değişikliklere uğramıştır. Eser, Osmanlılar zamanında tamir görmüş, bir kısmı Mevlevihane olarak kullanılmış, sonra cami olarak hizmete açılmıştır.
Karatay Medresesi
İl merkezindeki önemli Türk İslâm yapılarından olup XIII. yüzyıl ortasında inşa edilmiştir.
Evdir Han
20. yüzyıl başlarına kadar ulaşım at ve develerle sağlanır, ticaret malları da bu hayvanlarla nakledilirdi. Kervanlar yollarda, “Han” ve kervansaraylarda konaklardı. İşte Evdir Han da bunlardan biridir. Antalya’dan kuzeye giden yol üstündedir. Bugünkü Antalya-Korkuteli kara yolunun 1 km. doğusunda ve il merkezine 18 km. uzaklıktadır. En fazla dikkati çeken kısmı sivri kemerli portalıdır. XIII. yüzyılın başlarında yapılmış bir Selçuklu eseridir.
Perge
Perge, Antalya’nın 18 km doğusunda, Aksu ilçesi sınırları içinde bulunan bir antik kenttir. Kilikya – Pisidia ticaret yolunun üstünde yer aldığı için önemli bir Pamphylia şehridir. Kuruluşu diğer Pamphylia şehirleriyle aynı zamana rastlar (Milattan Önce VII yüzyıl). Perge, Hıristiyanlar için önemli bir kent idi. Aziz Paulos ve Barnabas, Perge’ye gelmiştir. Magna Plancia gibi kimi zenginler buraya önemli anıtlar kazandırmışlardır. M.Ö 12. yüzyılda kuzey Anadolu’dan güney kıyılara büyük bir Yunan göçü oldu. Bu gelenler modern Antalya şehrinin doğusuna yerleştiler ve bu bölgeye Yunanca’da “Irkların Ülkesi” anlamına gelen Pamphylia denildi. Perge de, Kilikya – Pisidya ticaret yolunun üstünde yer aldığı için önemli bir Pamphylia şehridir. O dönemde yaygın olan korsan saldırılarından korunma amacıyla iç kesimde kurulmuştur. Şehrin kuruluşu diğer Pamphylia şehirleriyle aynı zamana rastlar (M.Ö. 7 yüzyıl). İlk kazıların 1946 yılında İstanbul Üniversitesi tarafından başlatıldığı Perge’de; Tiyatro, Stadyum, Sütunlu Cadde, Agora’dan oluşan şehir kalıntıları bulunmuştur.
Termessos
Termessos Antalya’ya 34 kilometre mesafedeki bir Doğal Park olan Güllük Dağı içerisinde batı tarafında 1050 metre yükseklikte bir plato üzerindedir. Termessos Türkiye’nin en önemli antik kentlerinden biridir. 4200 kişilik tiyatrosu ve yüzlerce kalıntısıyla çok geniş bir alana yayılmıştır.
Selçuklu Tersanesi
1228 yılında yaptırılan tersane 56,5 m. uzunluğunda, 44 m. derinliğinde ve 5 gözlüdür. Tersane güneyden gelebilecek tehlikelere karşı, iki katlı, iki odalı bir kule ile güçlendirilmiştir.
Kırıkgöz Han
Antalya’nın 31 km kuzeybatısında Döşemealtı belediyesine bağlı bir bölgededir. 1247 yılında Selçuklu Sultanı 2. Gıyasettin Keyhüsrev tarafından kurulmuştur. Han’ın ortasındaki sofa etrafında çok sayıda oda vardır. Merkezinde bir kuyu vardır ve hanın birçok odası da hala yaktadır. Şu an çevresi halk tarafından mesire alanı olarak kullanılmaktadır.
Düden Şelâleleri
Antalya il merkezinin yaklaşık 10 km. kuzeydoğusundaki bu şelâle, şehri simgeleyen tabiat güzelliklerindendir. 20 metre yükseklikten dökülür. Ana kaynağı Kırkgöz mevkisidir. Aşağı Düden Şelâlesi ise Lâra Plajı yolundadır. Kent merkezinin güneydoğusunda, 40 metre yükseklikteki falezlerden denize dökülür. Antalya’nın simgeleşmiş tabiat güzelliklerindendir.
Kurşunlu Şelâlesi
İl merkezinin doğusundaki Alanya yolunun 24. km’sindeki sapaktan Isparta yoluna girildikten 7 km. sonra ulaşılabilir. Bu tabiat harikası da en çok ziyaret edilen yerlerden biridir. Şelâle bir masal diyarından çıkıp gelmiş gibidir. Yemyeşil derin bir vadinin içindedir. Bütün çevresi yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüşle gezilebilir. Yer yer gölcüklerin oluştuğu sularda çok sayıda balık yaşamaktadır. Aynı zamanda zengin faunası ile dikkat çeker. Düden, Kurşunlu ve Manavgat Şelâleleri, birçok Türk filminde mekân olarak kullanılmıştır. Hepsine de otobüsle rahatlıkla gidilebilir.
Karain Mağarası
Antalya’nın 27 km. kuzeybatısında, Yağcılar sınırları içindeki Karain Mağarasında bulunan kalıntılar Paleolitik, Mezolitik, Neolitik ve bronz çağlarına aittir. Bu mağara, görülmesi gereken yerlerdendir.
Ariassos
Antalya-Burdur otoyolunun 48. kilometresinde, sola dönülen bir sapaktan 1 km. içerdedir. Bir dağın yamacında kurulmuş olup, hamamları, kaya mezarları açısından görülmeye değerdir. Ariassos kentine girilen vadinin başlangıcında kentin en görkemli kalıntısı olan giriş kapısı yükselir. Roma devrinden kalma bu anıt, 3 kemerli ve dolayısıyla 3 girişli olduğu için, yöre halkınca “Üç kapı” diye anılır. Kentin şaşırtıcı bir özelliği, dörtte üçünün, olağanüstü gösterişli anıtsal mezarlar olan nekropolis kalıntısı olmasıdır.
KIYI VE YAT TURİZMİ
Bir kıyı şeridi üzerindeki turizm faaliyetlerinin yanında deniz sporları, su altı dalış etkinlikleri gibi birçok aktivitelerin bütününe denir.
Konyaaltı Sahili
Antalya’da, falezlerin batısından başlayıp kıyı şeridi boyunca uzayan sahil hattıdır. Sahil boyunca bir çok hotel ve konaklama tesisi bulunmaktadır. Turizm genellikle burada ve Lara sahilinde yaygındır. Yerli ve yabancı turistler için falezlerin hemen bitişiğinde bulunan Beachpark işletmesi ise Konyaaltı sahilinde bir çok aktivitenin yapıldığı yerdir.
Lara Plajı
Antalya’nın 12 km. doğusundadır. Kumu gayet ince olup çam ormanları ile kaplıdır. Halka açık plajları, yiyecek ve içecek ihtiyacını karşılayacak gazinoları ve soyunma kabinleri vardır.
Karpuz Kaldıran Plajı
Lara Plajı’nın batısında Düden Şelalesi’nin denize döküldüğü yerdedir. Askeri dinlenme kampı olarak kullanılan plajın kumu çok ince, denizi sığdır.
Adalar Plajı
Karaalioğlu Parkı’nda kayalık bir plajdır. Yeme içme ihtiyacının karşılandığı gazinosu ve soyunma kabinleri vardır.
Kleopatra Plajı
Uzunluğu 2 km. olan plaj Alanya’nın batısında yer alır. İnce kumlu alabildiğine geniş bir plajdır. Kleopatra’nın bile banyo yaptığı söylenen bu plajın bir özelliği de denizin sığ olmasıdır.
İncekum Plajı
Alanya’nın yaklaşık 20 km. batısında çamlık, doğal, ince kumlardan oluşan güzel bir plajdır. Çadır kampı yapılabilecek alan mevcuttur.
Doğu Plajı
Alanya’nın doğusunda, Antalya-Mersin karayolu üzerindedir. Keykubat Plajı ile bunun 14 km’lik sahil uzantısından oluşur. Sahil boyunca plaj tesisleri bulunmaktadır.
Ulaş Plajı
Antalya-Mersin karayolu üzerinde Alanya merkezden batıya doğru 6 km. uzaklıkta bulunmaktadır, Ulaş Plajı’ndaki “Karayolu Ulaş Dinlenme Parkı” sahil yolunu takip eden arabalı yerli ve yabancı turistlerin dinlenme yeri olarak düşünülmüş ve bu amaçla yapılmıştır.
Sorgun Plajı
Antalya’nın en güzel plajlarındandır. Manavgat’a giderken güneye inen yoldan yaklaşık 6 km. gidildiğinde ulaşılan şirin, doğal bir plaj ve sahildir.
Koru Plajı
Gazipaşa’nın Koru Mahallesi’nde bulunan bu plajda deniz; kendi kendini filtre eden tek deniz olma özelliğine sahiptir. Üç doğal havuzu vardır, Bunlardan iki doğal havuz özellikle yeni yüzme öğrenenler için idealdir. Gazipaşa’ ya 3 km. uzaklıkta İskele Plajı ve Kahyalar beldesinde de Kahyalar Plajı vardır.
Mermerli Plajı
Mermerli Parkı’nın altında olan plajın soyunma kabinleri ve duşu vardır.
Reşat Adası Plajları
Eskiden Sultan Reşat’ın mesire yeri olan plaj, Antalya’nın 15 km. kadar batısında, Kemer yolu üzerinde etrafı ormanlarla kaptı tabii bir plajdır.
Kemer Plajı
Kemer’de Beldibi mevkiinden başlayıp Tekirova’ya kadar olan bölüm genellikle ince kumlardan oluşan doğal bir plajdır. Kemer merkezde Belediye Plajı, yat limanı yanındaki Ayışığı Plajı ve Phaselis Plajı denize girenler tarafından tercih edilen plajlardandır.
Phaselis Plajı
Tarih, dağ, deniz, orman, sığ bir koy ve ince kumun birleşmesiyle meydana gelen eşine az rastlanır güzellikte bir plajdır.
Tekirova Kıyıları
Kayalık ve kumsal kıyıları, vahşi tabiat güzellikleri ve nefis kokulu portakalları ile dikkat çekmektedir.
Finike Sahilleri
İnce kumları ve güzel manzarası ile Akdeniz sahillerinin tabii plajlarına sahiptir.
Adrasan Kıyıları
Antalya’nın doğal bir limanı olup kayalık ve ince kumlu doğal plajlara ve güzel bir manzaraya sahiptir.
Patara Kumsalı
Özel Çevre Koruma Bölgesi olan Patara (Ovagelemiş), Kaş-Fethiye yolu üzerinde ilçe merkezine 45 km. uzaklıktadır.
Patara, Türkiye’nin en geniş (800 m.) ve en uzun (15 km.) kumsalıdır. Akdeniz’de yaşayan 5 ayrı deniz kaplumbağası türünün ikisi Caretta caretta (Atlantik Okyanusu’na mahsus çok iri deniz kaplumbağası) ve Chelonia mydas (yeşil kaplumbağa) Antalya sahillerinin 17 bölgesini yumurtlama kumsalı olarak kullanmaktadır. Belek, Manavgat, Tekirova, Çıralı, Olympos, Adrasan, Kumluca, Kale (Demre) kumsalları da birinci dereceden deniz kaplumbağası yumurtlama sahasıdır. Deniz kaplumbağası popülasyonu Patara kumsalının Eşen Çayı ağzının doğusundan başlayarak doğuya Gelemiş köyüne doğru antik kentin önündeki kumsalın doğu ucundaki dağlık kısmına kadar devam eder. Yaklaşık 7 km. uzunluğunda olan bu kumsal, çok ince ve temiz bir kum ihtiva etmektedir.
MARİNALAR
Antalya Yat Limanı
Antalya şehir merkezinde yat turizmi için bir liman bulunmaktadır. Yaklaşık 65 yat kapasitesine sahip olan bu marina; konaklamanın yanında elektrik ve PTT hizmetleri, sintine boşaltım, akaryakıt, yeme-içme hizmetleri verilmektedir.
KIŞ TURİZMİ
Kış turizmi için Antalya’daki en çok tercih edilen yerin Saklıkent’tir. Antalya’nın 50 km kuzeybatısında bulunan Saklıkent’te en yüksek nokta 2250 metrelik Bubi Dağı’nın zirvesidir. Kayak merkezleri ise 2200-2400 metre arasındadır. Saklıkent’te zorluk derecesine göre 2 adet kayak pisti ve 2 adet teleski bulunmaktadır. Ayrıca Sakılkent’te TÜBİTAK’ın astronomik araştırmalarını yaptığı bir gözlemevi bulunmaktadır.
DİĞER TURİSTİK YERLER
Antalya’da turizmin gelişmesi ile birlikte turizm dalları çeşitlenmiştir. Örneğin; golf turizmi, doğa yürüyüşleri, av turizmi, konge turizmi ve buna benzer pek çok turistik faaliyet Antalya’da yapılabilmektedir. Ayrıca 2010 Dünya Plaj Hentbolu Şampiyonası’nın Antalya’da yapılacak olması da turizmde plajlarında değerlendirildiğini göstermektedir.
YEREL YEMEKLER
Yörüklerin beslenme tarzının temelini, hayvancılık ve buğdaydan elde edilen besinler belirler. Kıyı şeridinde az da olsa yaş sebze üretilmesine karşın iç bölgelere gidildikçe buğday ve kuru sebze ağırlık kazanır. Antalya’da dünya mutfaklarının tamamına turistik otel ve lokantalarında bulmak mümkündür. Ama yöreye has yerel yemekler şunlardır: Saç kavurması, Tandır kebabı, Kölle (buğday, fasulye, nohut ve bakla haşlaması), Domates civesi, Hibeş, Arapaşı.
ULAŞIM
Antalya’ya kara, hava ve deniz yoluyla ulaşım mümkündür. Antalya Havalimanı yaz aylarında turizmin de etkisiyle iki dakikada bir uçağın indiği bir havalimanıdır. Antalya’ya karayoluyla dört farklı yoldan (Kemer yönü-Aksu yönü-Korkuteli yönü-Yeşilbayır yönü) ulaşılabilir. Antalya’da ulaşımı olmayan bir belde ve ya köy bulunmamaktadır.
Antalya’daki devlet yolları
E87 D-350 karayolu (Antalya – İzmir karayolu)
D-400 (Kemer – Antalya – Alanya karayolu)
D-645 (Batı çevre yolu)
D-650 (Antalya – Afyonkarahisar karayolu)
D-685 (Antalya – Isparta karayolu)