8 Mart, Neden Dünya Kadınlar Günü Olarak Kutlanır?
İçindekiler
1857 tarihinde ABD’de 40 bin dokuma işçisi, daha makul çalışma şartları talebiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Fakat kolluk kuvvetlerinin işçilere müdahale etmesi, işçilerin fabrikaya kapatılması ve akabinde çıkan yangında tarihin en kötü olaylarından biri yaşandı. Emekçi kadınlar atölyenin önündeki engellerden sıyrılamadı, ve 120 kadın işçi feci bir şekilde can verdi. Hayatını kaybeden işçileri defnetmek amacıyla organize edilen cenaze törenine 10 binden fazla insan katıldı. Bu kara gün günümüzde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ile anılmaktadır.
8 Mart’ın Oluşum Süreci
Anaerkil toplumdan ataerkile geçişle birlikte kadınlar toplum içerisinde ikinci sınıf insan muamelesi görmeye başlamıştır. 1800’lü yıllarda giderek yaygınlaşan bu durum, kadınların çalıştıkları işte daha iyi koşullar talep etmesine ve canları pahasına direnmelerine neden oldu. Günümüzde ise bir sembol haline gelen 8 Mart tarihi, sadece kadınların toplandıkları ve bir konuşma yaptıkları gün değil aynı zamanda çok eski çağlara dayanan yansımalarının birleşimidir. Bu kahredici olayın gerçekleşmesinden sonra Rusya’nın başkentinde gerçekleştirilen bir organizasyonda 8 Mart tarihinin her yıl düzenli bir şekilde Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasına karar verildi.
Günümüzde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün Anlamı Nedir, Nasıl Kutlanıyor?
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, aslında keyfi şekilde kutlanan bir gün değildir. 120 emekçi kadının adeta küllerinden doğan bu gün, kadınların sosyal devlet anlayışı çerçevesinde erkekler ile aynı haklara sahip bir şekilde yaşamlarını sürdürmelerini savunur. İş hayatında aktif bir şekilde rol almaları açısından gerekli panel, çalışma, konferans ile dünya devletlerine çağrıda bulunup hükümetlerin kadınlara yönelik iyileştirme çalışmaları yapmaları gerektiğini ifade ediyor.
Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü
Türkiye’de 1921 senesinde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü şeklinde kutlanmaya başlanmıştır. 1980 tarihinde meydana gelen darbe döneminde 4 sene boyunca kutlama yapılmadı. Fakat 1984’ten itibaren her geçen gün biraz daha geniş kitlelerle ve büyük bir coşku ile kutlamaya devam ediliyor.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü Tarihçesi
8 Mart’ın tarihçesine bakıldığında, kapitalizmin emekçilere karşı ne kadar ağır olabildiğini gözler önüne seriyor. Ancak günümüzde kadın liberal burjuvazi siyasetçileri ve bu akımlardan etkilenen cinsiyeti tabana yığan fikirlerle, 8 Mart, kızıl renginden uzaklaşarak mor ve cinsiyet temelli bir yapıya bürünmüştür. Bu tür hareketler ve fikirler ile yol bulmaya çalışan 8 Mart’ın sınıfsal içeriği boşaltılmıştır. 120 kadın emekçiyi, daha iyi çalışma koşulları istediği için katleden burjuvazi, 8 Mart’ın içeriğini sınıfsal noktadan cinsel temelli bir noktaya çekmiştir.
Yurt Dışında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü
Birleşmiş Milletler’in resmi internet sayfasında günün tarihine ilişkin bölümde kutlamanın New York’ta ölen 120 protel kadının anısına yapıldığı yazılmamıştır.
8 Mart, bir insanlık dramının yaşandığı o elim vakanın üzerinden geçen yıllar içerisinde gerçek mesajını kaybetmiş ve artık sadece kadın olma teması üzerine yoğunlaşmıştır.
Kadın liberal burjuva hareketlerini, kapitalizmin ve özel mülkiyetin yarattığı kadın sorununa yaklaşımları kapitalizmi makyajlarken, var olan sorunun ana kaynağı da gizlenmektedir. Kapitalizm koşullarında iş yerinde erkek bir işçi ile aynı oranda sömürülen kadın, ev işleri köleliği ve yaratılan feodal erkek egemenliği yüzünden bir defa daha yorulmaktadır. Marksizm ise bu konunun ortadan kaldırılabilmesinin; kapitalizmim ve özel mülkiyetin yarattığı feodal erkek egemen toplumunu, kadın-erkek ilişkisinin bazı gerekliliklerini ve toplumsal normları ortadan kaldırmaya bağlı olduğunu söyler.
Yani bir diğer deyişle Karl Marx, egemen düzeni yaratan ekonomik koşulların ortadan kaldırılması gerektiğini vurgular. Marksizm, kapitalizm koşullarında, kadına ne denli ne oranda söz bırakıldığının en açık analizini yapmaktadır. Fakat onu burjuva ve vizyonist hareketlerden ayıran özellik ise kadın emekçilere kapitalizm koşullarında kadın sorununun köklü olarak çözülebileceği yalanını söylemesidir. Marksistler, kapitalizm koşullarında kadın emekçilerin yararına olan kazanımları bekletmezler ancak bunları bir son hedef olarak da görmezden gelirler.
Konuyu toparlayacak olursak; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlanacağı zaman onları alkışlamak ya da onlara bir çiçek uzatmak yetmez. Bunun yerine, onlara gerçekten de hak ettikleri değeri vermek, iş hayatında istedikleri yerde olmalarını sağlamak, bunu da sözde değil yasal yollarla yapmak gerekir.