Göbeklitepe Yapıları Hakkında Bilgiler
İçindekiler
Göbeklitepe Yapıları Hakkında Bilgiler. Göbeklitepe, Şanlıurfa’nın kuzeydoğusunda Örencik köyü yakınlarında bulunan ve ilk Arkeolojik kazıların 1994 yılında başladığı, bizleri M:Ö: 9000’li yıllara götüren, dünyanın bilinen en eski Neolitik çağının yerleşme merkezlerinden biri olduğu anlaşılan bir höyüktür.
İlk Ne Zaman Keşfedilmiştir?
Esasında 1963 yılında bölgedeki doğal olmayan tepelerin görünümü tarih bilimcilerinin burada yaptığı bazı çalışmalar neticesin de tarihi yapıların olabileceği tahminiyle 1994 yılında Alman Arkeolog Klaus Schmidt tarafından Arkeolojik kazılara başlanmış ve günümüze geldiğinde, bizlere tarihi yeniden yazma, anlama, insanlığın uçsuz bucaksız tarihini keşfetme olanağını vermiştir.
Höyük’te bulunan yapılar da dinsel ibadetlerin yapıldığı ve tapınma alanlarının olduğu, dikili taşlarda bulunan kabartmalı hayvan figürleri ve bitki figürlerinin bulunduğu taşlar gün yüzüne çıkartılmış ve tarih bilimcileri hayretler içerisinde bırakmıştır. Bu figürler içerisinde insan figürlerinin yanı sıra hayvan figürleri olarak genellikle yaban domuzu, yılan, yaban ördekleri, tilki, boğa, ve akbaba kullanılmıştır.
Göbeklitepe tarih bilimciler tarafından bir kült merkezi olarak ta değerlendirilmektedir. Yapılan kazılarda elde edilen verilere göre insanların hayvanları evcilleştirmiş olabileceği veyahut, evcilleştirememiş ve temsili resimlerinin sadece taşlara kazıdıkları tahmin edilmektedir. Buradaki kült yapıların hayvancılık ve tarımla alakası olan gruplar tarafından inşa edilmiş olabileceği tahmin ediliyor.
Dikilitaşların Özelliği Nedir?
Dikili taşların ortak özelliği T şeklindeki 10-12 dikili taşın yuvarlak planda dizilmiş olduğu ve aralarının taş duvarlarla örülmüş olduğu görülmektedir. Bu sütunların boyları 3-6 metre arasında değişmektedir. Ağırlıkları ise 40-60 ton arasında değişmektedir. Bu sütunlarda dikkat çeken en önemli özellik ise 3 boyutlu tasvir edilmiş aslan figürleridir. Buda zamanında Anadolu’da aslan gibi vahşi hayvanların yaşamış olabileceği ihtimalini güçlü kılıyor.
Bu benzersiz yapıların merkezinde diğer taşlardan daha yüksek boylar da iki dikili taşın karşılıklı dikilmiş olduğunu da görmekteyiz. Anıtsal mimari özelliği taşıyan bu yapıtlar Göbeklitepe’nin 2011 yılında UNESCO Dünya Mirası geçici listesine girmesinde ve 2018 yılında ise kalıcı listeye alınmasında etkili oldu. Keşfedilen bazı eserler Şanlıurfa Müzesi’nde sergileniyor.
Bölgenin Özellikleri Nelerdir?
Tepe, tahmini olarak 1 km uzunluğunda bir kireç taşı platonun üzerinde, 15 metre yükseklikte 9 dönümlük bir alanı kaplamaktadır. En yüksek iki tepede mezarlar bulunmuştur. Tepe üstünden doğu ve kuzeye bakıldığında Karacadağ ve Toros Dağı etekleri, batıya bakıldığında Fırat ovasının ve Şanlıurfa Platosunu ayıran dağ silsilesi, güneye doğru bakıldığında ise Harran Ovası görülmektedir. Bununla birlikte Göbeklitepe’den çok geniş bir alanın göründüğü ve komşu çevrelerden de Göbeklitepe’nin rahat bir şekilde göründüğü söylenebilir. Bu tepe de kullanılan taşların çok az yerde kullanıldığı ve sert ve kaliteli bir kireç taşı olduğu tespit edilmiştir.
Göbeklitepe de kazı çalışmalarıyla birlikte dört tabakadan söz edilmektedir.
- I. Tabaka: Yüzey dolgusudur
- II. Tabaka (A): Köşeli olan Dikilitaşlı yapılar
- II Tabaka (B): Ara tabaka olarak değerlendirilen yuvarlak ve oval yapılar
- III Tabaka: Dairesel olan Dikilitaşlı yapılar (Bu tabakanın tepedeki diğer yapıtlardan daha eski olduğu belirtilmektedir.)
Burada yapılan kazılarda yerleşke kabul edilebilecek herhangi bir kalıntıya rastlanılmadığı da belirtiliyor. Yapılarda kullanılan kireç taşlarının, kayalık platolardan parça olarak kesildikten sonra işlenmesiyle Göbeklitepe’ye getirilmiş olabileceği üzerinde duruluyor. Bölgede 300 civarında dikilitaş kullanıldığı da uzmanlar tarafından tespit edilmiştir.