Uhud Savaşı Tarihi ve Önemi
İçindekiler
Uhud Savaşı Tarihi ve Önemi. Uhud Savaşı, 23 Mart 625 yılında Hicret’in 3. yılı Şevval ayının 7. günü Arabistan’ın güney batısında yer alan Uhud dağı eteklerinde meydana gelmiştir. Müslüman ordusunun Bedir savaşından sonra gelen ikinci büyük savaşıdır.
Uhud savaşının sebebi Bedir savaşında ağır hezimete uğrayan Mekkeli müşriklerin, ölenlerin intikamını almak için yeniden Müslümanlarla savaşarak intikam istemesidir.
Bedir savaşında büyük kayıp yaşayan Kureyşli müşrikler, Ebu Süfyân komutasında Müslümanlardan intikam almak için savaş hazırlıklarına başladılar.
Peygamber Efendimizin Ashabıyla İstişare Etmesi
Hz.Muhammed (SAV)’in, Ensar ve Muhacirlerin büyükleri ile yapmış olduğu savaş planında Kureyş ordusunu Medine’de karşılamak vardı fakat amcası Hz.Hamza ve gençler savaşın Medine dışında olmasından yanaydı. Allah Resulü böylece şehrin dışında savaşılma kararını verdi.
Medine’den Uhud’a Hareket Ettiler
Resulullah (SAV), bin kişilik orduyla Medine’den ayrıldı. Geceyi Şeyhan denilen bölgede geçiren ordu sabahına tekrar yola koyularak Uhud’a hareket ettiler.
Peygamber ordusunda bulunan Abdullah b. Übey, “Ben meydan savaşında yer alamam. Muhammed çocukların sözüne uyarak bizim sözümüze itibar etmedi” diyerek ardındaki 300 kişiyide alıp Medine’ye geri döndü. Peygamber ordusu böylece 700 kişiye düştü.
Savaş Hazırlığı
Resulullah, orduyu kendi stratejisiyle Uhud dağı arkalarında kalacak şekilde yerleştirdi. İslam ordusunun arkadan vurulmasını önlemek amacı ile Abdullah b. Cübeyr komutasındaki 50 okçuyu ordunun sol tarafında kalan Ayneyn tepesine yerleştirdi.
Efendimiz okçulara “Müslümanların arkalarını korumalarını ve düşmanı yendiğimizi görsenizde size adam göndermedikçe yerlerinizden asla ayrılmayın. Kuşların cesetlerimizi kapıştığını görseniz bile ben size adam göndermedikçe yerlerinizden asla ayrılmayın.” diyerek vurguladı.
Müslümanların Savaş Başındaki Zaferi
Savaş tam başlayacağı sırada müşriklerin sancaktarı Talha b. Ebi Talha “ benimle çarpışmaya er meydanına kim çıkar” diyerek meydan okur.” Bunun üzerine Hz. Ali çıkarak onu öldürür.
Savaşın Seyri Değişti
Bunu gören Müslümanlar hep bir ağızdan “Tekbir” getirerek müşriklerin arasına dalarlar. Müslümanlar hızla galip gelmeye başladıklarından müşrik ordusu kaçışmaya başladı. Ayneyn tepesinde duran okçular galip geldiklerini görünce ganimete tamah ederek tepeden aşağıya koşmaya başlarlar. Başlarında duran Abdullah b. Cübeyr onları Allah Resulünün emrine uymaları konusunda uyarıda bulunsa da okçular tepeden inerek ganimet toplamaya başladılar.
Okçuların indiğini fark eden Halid b. Velid ve Ebu Cehil’in oğlu İkrime harekete geçtiler. Tepeden ayrılmayan Abdullah b. Cübeyr ve yanındaki çok az sayıdaki kişiyi şehit ederek, Ayneyn tepesinin doğusundan ilerleyip, İslam ordusunun arkasına dolaştılar. Halid b. Velid, düşmanları kovalayan Müslüman ordusuna saldırıda bulundu. Bunu gören Kureyş ordusu da geri dönerek Müslüman ordusuna saldırmaya başladılar. Müslüman ordusu ortada kalmıştı. Müşrikler iki koldan saldırıya geçmişlerdi.
O esnada birisi Peygamber öldürüldü diyerek bağırdı. Bunu duyan Müslümanlar büyük bir çöküntü yaşadılar. Herkes donup kalmıştı. Kab b. Malik o esnada Reulullah’ı görerek Resulullah yaşıyor diye bağırınca Müslümanlar yerlerinden kalkıp tekrar savaşa girdiler. Müşrik ordusu Efendimize saldırıda bulunarak onu öldürmek isteyince peygamberin dişi kırılarak yüzü kan içerisinde kaldı. Efendimiz yanındakiler ile birlikte Uhut dağında bulunan bir kayalığa saklandılar. Daha sonra tüm Müslümanlar Uhud dağına tırmandılar.
Hz.Hamza’nın Şehit Edilmesi
Yoğun çarpışmanın yaşandığı bir ara boşluk bulan Cübeyr b. Mut’am’ın kölesi olan Vahşi, Peygamberin amcası Hz. Hamza b. Abdulmuttalib’i mızrak atarak şehid etti. Bununla yetinmeyip Hz. Hamza’nın karnını yarıp ciğerini sökerek, babası Bedir savaşında Hz. Hamza tarafından öldürülen Ebû Süfyân’ın karısı Hind’e götürdü. Hind, Hz. Hamza’nın ciğerini ağzıyla ısırarak çiğnedi.
İki ordu ayrıldıktan sonra Ebû Süfyân, Müslümanların toplandığı dağın yamacına gelerek putları övdü, sonrada bunun Bedir savaşının bir intikamı olduğunu söyleyerek oradan ayrıldılar.
Savaş sona ermişti, müşrikler Müslüman ordusundan 70 kişiyi Şehid etmişlerdi. Müşrik ordusundan ise 20’den fazla ölü vardı. Efendimiz (SAV), Şehidlerin her birine tek tek cenaze namazı kıldırarak, toprağa verdiler.
Savaş bittikten sonra Medine’de 70 kişinin Şehit haberi duyulunca Savaşın başında Müslüman gibi görünen münafıklardan olan Abdullah b. Übey ve yolda ayrılan 300 kişi; “ İyiki geri döndük yoksa bizde Muhammed’in arkadaşları gibi öldürülebilirdik, onlarda gitmeseydi ölmeyeceklerdi” dediler.
Allah bu sözlerinden dolayı Kuran-ı Kerim’in Ali imran suresinin 154. ayetinden itibaren, “gitmeselerdi ölmeyeceklerdi” sözlerinden dolayı onları ebediyete kadar “Kafir” ilan etti.